Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Gıda enflasyonunda Türkiye açık ara önde
Türkiye’nin gıda enflasyonu, dünya ortalamasında açık ara önde. OECD ülkelerinin nisan ayı ortalamasında ikinci sıradaki Norveç’in gıda enflasyonu 6.8 iken birinci sıradaki Türkiye’nin gıda enflasyonu bunun yaklaşık on katı, 68.5 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin dünya ortalaması üzerinde bir tüketici enflasyonu yaşadığını belirten Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu bunu aşan bir gıda enflasyonu olduğuna dikkat çekti. Bunun bir kısmının enflasyonu fırsat bilen ve maliyetlerin üstünde zam yapan satıcılardan kaynaklandığını ifade eden Kozanoğlu, yoksulların gelirlerinin çok yüksek bir kısmını gıdaya ayırdığını kaydetti.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye’deki gıda enflasyonunu, “Enflasyonun sofradaki hali” başlıklı yazısında şöyle değerlendirdi:
“Bir kere Türkiye’de ortalama gelir ABD’ye göre çok daha düşük olduğu için insanlar gelirlerinin çok daha yüksek kısmını, yüzde 24.98’ini gıdaya ayırıyorlar. Bu oran TÜİK’in 2022 verilerine göre en yüksek gelirli yüzde 20’lik dilimde yüzde 16.6 iken en düşük gelirli yüzde 20’de yüzde 36.1’e kadar çıkabiliyor. Bu oranla sizi yanıltmasın; Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği çok derin olduğu için, her 100 liralık harcamanın 37.4 lirasını en zengin yüzde 20, sadece 8.1 lirasının en yoksul yüzde 20 yapıyor. Haliyle yoksullar gelirlerinin daha yüksek kısmını gıdaya ayırsalar da, ancak eksik ve kalitesiz bir biçimde beslenebiliyorlar.
Gıda fiyatları da genellikle manşet enflasyonun üzerinde geliyor. Örneğin, en son açıklanan TÜİK verilerine göre son bir yıllık enflasyon yüzde 75.45 iken gıda enflasyonu bunun biraz altında, yüzde 70.14. Gelgelelim işlenmemiş gıda fiyatları yüzde 76.53, taze meyve-sebze ise yüzde 81.22 artış göstermiş.
İPA ARAŞTIRMASI
İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Mayıs 2024 tarihli, bugünkü yazımızın başlığını da oluşturan, ‘Enflasyonun Sofra Hali: Türkiye’de ve İstanbul’da Gıda Enflasyonu’ başlıklı kapsamlı bir rapor yayımladı.
Raporun öne çıkan verileri şöyle:
• Seçili ürünlerin üreticiden pazara ulaşımındaki fiyat değişimi 2 kat olurken, markette bu değişim 2.4 kat oluyor. (Yani marketler aşırı fiyatlama yapıyor).
• 2017-2018 döneminde kişi başına tüketilen sebze miktarı 283.1 kg iken, bu miktar 2022-2023 döneminde 261.7 kg’a düşüyor.
• 2010 yılında nüfusun yüzde 69.4’ü her gün en az bir kere sebze veya salata tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 41.2’ye düşüyor.
• 2010’da nüfusun yüzde 57’si her gün bir kere veya daha fazla meyve tüketirken bu oran 2022’de yüzde 36.5’e düşüyor.
• Ocak 2021’den Ocak 2024’e geçen süreçte, Türkiye’de ortalama tavuk fiyatı 15.86 TL’den 79.23 TL’ye; 61.14 TL olan dana eti 414.82’TL’ye; 83.2 TL olan kuzu eti 458.36 TL’ye çıkıyor.
Rapor üreticiden markete uzanan süreçte, seçili temel gıda maddeleri üzerinden fahiş fiyat artışlarını da gözler önüne seriyor. Örneğin, soğanın üreticiden çıkışı 9.5 TL iken, hale 16.1’TL’ye geliyor, tüketiciye pazarda 22 TL, markette 24.96 TL’den ulaşıyor. Domateste üreticinin eline 18.25 TL geçerken, market fiyatı 38.64 TL’ye yükseliyor.
Bakliyattaki durum daha da vahim; kuru fasulye üretici çıkış fiyatı 29.1 TL iken, markette 76.1 TL. Yeşil mercimekte satıcının eline 26.4 geçerken, markette tüketicinin cebinden 63.96 TL çıkıyor. Seçili sebzelerde ıspanak üreticiye 12.75 TL getirirken, markette 31.25’TL’ye satılıyor. Karnabaharda üretici fiyatı 10.88,market etiketi ise 35.61 TL…
İstanbul’da gıda enflasyonunun daha da korkutucu ekonomik ve sosyal sonuçları yaşanıyor. 2024 Mart İPA İstanbul Barometresi araştırmasına göre; katılımcıların yüzde 60.9’u satın aldığı gıda miktarının azaldığını, yüzde 59.1’i bir sene önceye göre sepetlerine ekledikleri gıda çeşidinin daraldığını belirtiyor. Katılımcıların yüzde 85.3’ü ise kırmızı et tüketimlerinin düştüğünü ifade ediyor.
İstanbulluların yüzde 66.01’i günde en az bir kere sebze ve meyve tüketemeyecek duruma düştüklerini kabul ediyor.
Türkiye genelinde olduğu gibi, İstanbul’da gün geçtikçe dışarıda yemek yemenin maliyeti artıyor. 2023 yılına kıyasla bu maliyet 2024’te yüzde 106.56 oranında keskin bir sıçrama gösteriyor. Bu fiyat artışları Türkiye genelinde Haziran 2022-Ocak 2024 arasında lokanta ve kafelere gidenlerin sayısında yüzde 20 düşüşe yol açıyor.
Çağ atlama iddialarının sürdüğü, uzaya ‘turist’ göndermenin bile reklamının yapıldığı, ‘dünya bizi kıskanıyor’ teranesinin tekrarlandığı bir ülkede; açlıktan, yokluktan, yeterince beslenememekten, insanlarımızın sebze-meyveye erişemediklerinden, etin mutfaklara girememesinden söz etmek bile azap veriyor. Ama ne yazık ki bu tablo ülkenin bugünkü gerçeğini yansıtıyor. Utanması gereken ise, sanırım sofrası çoraklaşan yurttaşlar değil, ülkeyi bugünkü hale düşüren yöneticiler.
TÜRKİYE OECD’NİN ZİRVESİNDE
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü), üye ülkelerdeki nisan ayı gıda enflasyonu ölçümünü paylaştı. Mart ayında yüzde 4,9 olan ortalama gıda enflasyonu, nisan ayında binde bir puan gerileyerek yüzde 4,8 oldu. Diğer ülkelerle Türkiye arasındaki uçurum ise dikkat çekti. OECD’nin ölçümüne göre Türkiye’nin nisan ayındaki gıda enflasyonu önceki aya göre yüzde 3 düşerek yüzde 68,5 oldu.
Türkiye’den sonra gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülke ise yüzde 6,8 ile Norveç. Aradaki 60 puandan fazla fark dikkat çekti. Norveç’i yüzde 5,9 ile Güney Kore, yüzde 5,8 ile Meksika, yüzde 5,6 ile İzlanda ve yüzde 5,4 ile Yunanistan takip etti. Slovenya’nın gıda enflasyonu sıfıra inerken en düşük orana sahip ülke de yüzde eksi 2,7 ile Çekya oldu. OECD, yayımladığı raporda gıda ve enerji enflasyonundaki artışların, dokuz aydır azalmakta olan çekirdek enflasyondaki düşüşle dengelendiğini kaydetti.
Türkiye: 68.5
Norveç: 6.8
Kore: 5.9
Meksika: 5.8
İzlanda: 5.6
Yunanistan: 5.4
Şili: 5.1
Japonya: 4.9
OECD: 4.8″
(EKONOMİ SERVİSİ)